SÜLEYMAN’IN MÜSVEDDELERİ

UYURKEN…

          Karalar giyinmiş iki adam kapıyı açar. Muhsin’i olduğu yerden sürükleyerek alır. Muhsin uyanmaz. Bir odaya götürülür. Oda çok küçüktür.  Odada; açılır kapanır bir kanepe, hemen yanında bir kitaplık. Kitaplığın içinde birçok evrak ve ilaç birkaç silah, bir sürahi ile bardak vardır. Kanepe ve kitaplık karşısında iki sandalye vardır. Muhsin ve bir adam sandalyeye oturmuşlardır. Elleri arkadan bağlıdır. Karşılarında hemşire önlüğü giyinmiş, sert ve güzel bir kadınla yine beyaz önlük giyinmiş bir adam vardır. Karalar giyinmiş dört adam içeri girer. İkisi Muhsin’i diğer ikisi de adamı alıp yerde sürüklemeye başlar. Geniş bir koridora girerler. Koridorda hiç oda yoktur ve çok uzundur. Koridorun sonunda gözüken kapıya doğru giderler. Koridorun bir tarafı camekândır. Ama o kadar pis yağlı ve tozludur ki duvar gibi durmakta aradan ışık sızmaktadır. Koridorun bir diğer tarafı ise duvardır.  Koridorun sonuna gidilirken koridordaki tüm ayrıntılar Muhsin’in gözünde gerçeklik dışındadır.  Koridorun sonuna gelindiğinde adam ve Muhsin’in kapıdan geçirilir.  Adamla Muhsin’in yolu kapıdan sonra değişir.  Odada bir masa iki sandalye ve masaya sarkan bir lamba vardır. Muhsin, bir sandalyeye oturtulmuş ve bağlanmıştır. Muhsin kapıya bakar ve bir kurbağa görür. kurbağayı gördüğünde gülümser ve karşı sandalyeye bakar. Bir daha kurbağaya bakar kurbağa yoktur.

            Muhsin, odada göz gezdirip kurbağayı bir daha görmeye çalışır. Ellerindeki ipleri çözmeye çalışır. Sökemez. Zorlar. İki taraftan ipin ucunu görmeye çalışmaktadır. Bir daha zorlar ama bileğini kanatır. İpi sökmekten vazgeçip masayı ayrıntılı biçimde inceler. Masadan odaya odanın inceliklerine odaklanır. Belli bir süre süzdükten sonra kafasını geriye yaslar. Tavana bakar ama tavan yoktur. Sonsuz gökyüzü görünür. Muhsin, ay ve yıldızları izlemeye başlar. Dalıp gitmişken kapıdan karalar giyinmiş iki adam girer. Muhsin kapıya döner. Adamlardan biri sandalyeye oturur. Muhsin,  bir oturana bir de ayakta kalana bakar.

(Oturan adam konuşmaya başlar.)

OTURAN ADAM_ Bak arkadaşın itiraf etti. Hadi sende söyle, kurtul.

MUHSİN _ Neyi itiraf edeceğim. Ayrıca o benim arkadaşım değil. Benim arkadaşım yok.

OTURAN ADAM_ Bana paranın yerini söyle. Yoksa önce arkadaşını senin önünde lime lime ederim sonra da seni.

MUHSİN_ (kekeler) ne e ne mal zee ze mee sii ( kendine gelir) ne arkadaşı. Siz neyden bahsediyorsunuz.

OTURAN ADAM_ ( bağırır) söyleyeceksin ulan. Bana oyun yapmayacaksın. Söyleyeceksin. Ne malzemesi ulan para, para nerde?

MUHSİN_ uzun zamandır evdeyim uzun zamandır kimseyle de görüşmedim. Arkadaşım da yok.

OTURAN ADAM_ (birden sakinleşir ve gülümseyerek) Hangi ev. Senin evin mi?

MUHSİN_ Evet

OTURAN ADAM_ Nerede peki bu ev

MUHSİN_ Beni gelip aldığınız ev işte dalga mı geçiyorsunuz?

OTURAN ADAM_ ( ayakta duran adama döner) ne diyor lan bu?

AYAKTAKİ ADAM_  ( Muhsin’e yaklaşır sert bir yumruk atar) ne diyorsun oğlum sen…

 Muhsin, sandalye ile birlikte düşer. İki adam çıkar. Başka adamlar gelir onu, çözer. Sürükleyerek İlk getirildikleri odaya götürürler. Tekrar sandalyeye oturturlar. Muhsin, sandalyede iken kadın yüzüne su çarpar. Muhsin, kendine gelir. Kadın kitaplığa gider. Bardağa su doldurur. İlaç alır ve su ile ilacı Muhsin’ e uzatır, muhsin almak istemez. Silahlar ona çevrilince ilacı ve suyu içer. Bu arada diğer adam getirilir. Dayaktan haşat edilmiştir. Ona da su çarpılır. Ve ilaçla su içirilir. İçeri karalar giyinmiş iki adam gelir. Muhsin’i ve adamı dövmeye başlarlar ve içlerinden bir tanesi konuşur.

KARALAR GİYİNMİŞ ADAM_ Demek bilmiyorsunuz ha. Nerde olduğunu bilmiyorsunuz. Al sana bilmiyoruz. Al sana para. Al sana benim arkadaşım yok. Al sana ihanet.

( dövmeye devam eder. Gücü tükenir. Önlük giyinmiş kadın ve adama döner. )

KARALAR GİYİNMİŞ ADAM_ Enjektörü vurun. Biraz kafaları karışın geleceğim ben. ( Adımlarına döner) Yürüyün sizde.

Kadın enjektörü alır. Muhsin’in ve adamın kafasına enjekte eder. Sonra kitaplıktan tekrar ilaç ve su getirir. Muhsin, ilacı ve suyu alır, içer. Suyu hemşirenin suratına tükürür. Sonra diğer adamı devirerek odadan çıkar. Birden kendisini büyük bir parkta bulur. Her taraf çocuklarla doludur. Tüm çocukların ortasında bir kadına gözü takılır, yaşlıca bir kadındır. Birden bağırmaya başlar.

MUHSİN_ Anne! Anne! Anneeeeeee!

( Rüyasından uyanır. Hala sayıklıyordur. Sessizce ve korkmuş haldedir. Artık yatağında değildir. Kapının dibinde olduğunu fark eder.)

MUHSİN_ Anne! Anne!

KEREM ÇİÇEK