KADININ TOPLUMDAKİ YERİ

1923 yılında İzmir’ de yaptığı konuşmada “Şuna inanmak lazımdır ki, dünya üzerinde gördüğünüz her şey kadının eseridir”  diyen Atatürk, her toplumun iki cinsten oluştuğunu, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinilmesini o toplumu yarı yarıya zayıflattığını vurgulamıştır.

 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ                                                                     

Her yıl 8 Mart’ ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler Genel kurulu tarafından 16 Aralık 1977 tarihinde  “Kadın Hakları ve Uluslararası Barış Günü”  olarak kararlaştırılmış ve Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde “Uluslararası Kadın Günü” olarak kutlanmaya başlanmıştır.

KADINA YÖNELİK ŞİDDET:                                            

Kadına yönelik şiddet, cinsiyet ayrımcılığına dayalı bir insan hakları ihlalidir.  Kadına yönelik şiddet kadının yaşam hakkının, güvenliğinin, onurunun, özgürlüğünün ve bedensel bütünlük hakkının sırf kadın olması nedeniyle her türlü ihlalidir.

Kadının toplumdaki yeri problemi konusunda çoğu kadının erkekler tarafından esir edilerek zulme uğradıklarını duyarız, görür ve şahit olduğumuz vakıadır kadınların seksüel varlıklar değil.

İnsan olmanın ayırt edici özelliği, akıllı bir varlık olmasıdır.

Bu, aynı zamanda insanların hayvanlardan daha üstün olmasının temel dayanağıdır.

Bilgi edinmenin, erdemli olmanın, toplumsal gelişmenin ve hakikati ayırt etmenin en asli gücü akıldır.

Kadın problemi, değişik toplumlarda farklı biçimlerde ve boyutlarda ortaya çıkan çok yönlü bir sorundur. Çünkü; Kadın sorunu denilince akla, toplumun kadınlar için birinci derecede görev saydığı, hatta kadın tarafından yerine getirmesi zorunlu ödev olarak gördüğü aile, annelik, eş, cinsellik ve iş gücü gibi sorunlar ile bu sorunlara dayalı olarak ortaya çıkan şiddet, insan kaçakçılığı, sömürü, köleleştirme gibi sorunlarla karşılaşırız……

Okuduğum kaynaklardan aklımda kaldığı kadarıyla 1700-1800 yıllarda İngiltere’deki

kadınların durumunu şöyle: Evli olsalar da mülk sahibi olamazlarmış.,

Emeklerinin karşılığını almazlarmış ve babalarından kalan mirastan yoksunlarmış. Kadınların, çocuklarının eğitimi konusunda söz hakkı bulunmadığı gibi boşanma durumunda velayetini de alamıyorlarmış.

Oy kullanma hakkına sahip değiller ve boşanmaları için parlamento kararı gerekiyormuş

Oysa bu hakkı Ülkemizde,  seçme ve seçilme hakkını, mirası tüm haklardan faydalanabilirler diye Mustafa Kemal Atatürk kanun çıkartmıştır.

Not: Önümüzdeki haftalarda Ülkemizdeki kadınların toplumdaki yeri  köşe yazımı  takip ederseniz  sevinirim.

Selam ve saygıyla

Ömer Lütfü Kalender