Sosyal Medyaları Kapatmak Yetmez, Yasalar Şart

Hatay’da yaşanan olay hepimizin içini sızlattı. Henüz reşit bile olmayan bir kız çocuğu, babası tarafından sosyal medyada binlerce kişinin önüne çıkarıldı. “Dans et” talimatlarıyla, hiç tanımadığı insanların karşısında sergilendi. Daha da kötüsü, ekranın altına akan mesajlarda iğrenç sözler yer alırken, baba tüm bunları “normal” diyerek savundu ve izleyenlerden “hediye” adı altında para topladı. Tepkiler yükselince küfürler savurdu, geri adım atmadı. Sonunda devlet çocuğu koruma altına aldı, baba gözaltına alındı.

Buraya kadar olan kısım, ne yazık ki buzdağının sadece görünen yüzü. Çünkü bu olay ne ilkti, ne de son olacak.

Sorunun Kaynağı: Yoksulluk ve Norm Erozyonu

Mesele sadece “bir babanın cüreti” değil. Daha derinde, toplumsal değerlerdeki erozyonun ifadesi bu. Yoksulluk, ataerkil kontrol, algoritmaların ödüllendirdiği popülerlik hırsı ve yasal boşluklar birleştiğinde çocuk, ailesi tarafından bile “tüketilen bir içerik” haline geliyor.

Bu çarpıklık sadece yoksullukla da sınırlı değil. Aşırı zenginliğin şatafatı da aynı sonucu doğuruyor. Bir uçta çaresizliğin iteklediği “kolay para” arayışı, diğer uçta sınırsız özgürlük yanılsaması… Ortada kalan bizler ise izleyici oluyoruz. Ve her izlenme, bu düzeni besliyor. Algoritma niyete bakmıyor, sadece sayıya bakıyor.

Bunun Adı Çocuk İstismarıdır

Mersin Barosun ‘dan Av. Ece Kovan Demirtaş’ın ifadesiyle: Burada hukuken de ahlaken de yaşanan şey “çocuk istismarı”dır. Çocuğun kendi rızasının olması sonucu değiştirmez. Çünkü ortada bir güç asimetrisi, ebeveynin sorumluluğunu kötüye kullanması vardır. “Benim çocuğum değil mi?” anlayışıyla çocuğu mal gibi görmek, onu para için öne sürmek istismarın en açık halidir.

Günah Keçisi TikTok mu?

“TikTok’u kapatalım, sorun çözülsün” söylemi kulağa kolay geliyor ama gerçeği yansıtmıyor. Facebook’tan Instagram’a, TikTok’tan başka mecralara kadar bu tablo değişmeyecek. Çünkü sorun platformdan daha büyük. Sorun, çocukların sosyal medyada teşhir edilmesini engelleyecek yasaların olmayışı, ebeveynlerin sınırsız paylaşım hakkını “normal” sanması.

Banyoda, giyinirken, ders çalışırken, şarkı söylerken çocuklarının her anını paylaşan ebeveynler de aslında aynı istismar zincirine ortak oluyor.

Çözüm Nerede?

Elbette TikTok ya da herhangi bir platform tek başına suçlu değil. Çözüm;

  • Yasal düzenleme: Çocukların sosyal medyada teşhirine karşı net yasaklar ve cezalar.
  • Ebeveynlik bilinci: Çocuğu içerik değil insan olarak gören bir anlayış.
  • Toplumsal duyarlılık: İzlemeyerek, paylaşmayarak, teşvik etmeyerek bu düzeni beslememek.

Bugün Hatay’da bir çocuk kurtarıldı, ama yarın başka bir evde başka bir çocuk aynı sahneye sürülmeyecek mi? Eğer sorunu yalnızca bir baba ya da bir platform üzerinden konuşursak, emin olun yine göreceğiz.

Çünkü mesele sadece bir adamın hatası değil, hepimizin yüzleşmesi gereken bir toplumsal çürüme.