GERÇEK SANATÇI BAHA SADIK AKINER…

OĞUZ TOPAÇOĞLU

Ben her zaman dile getiririm, “marifet iltifata tabidir” diye… Bir de kişinin yaradılıştan var olan marifetleri iltifatı fazlasıyla hak etmişse… TRT’de görev yapan gazeteci-yazar kardeşim Baha Sadık Akıner’den bahsetmek çabasındayım. “Çabasındayım” evet, öyle dar vakit bir köşe yazısında anlatılacak gibi değil; hani derler ya on parmağında on marifet… Baha Akıner, tabiri caizse bir şiir makinası sürekli üretiyor, bırakın üretmeyi bir yana şiiri yaşıyor. Konuşması şiir, davranışları şiir, oturup kalkması şiir; özetle hayatı şiir… O her zaman gülen yüzüne bakın şiiri görürsünüz. Bir şairin zaman içinde nasıl şiirleştiğini görürsünüz. Bana imzaladığı kitabı şu an yanımda ve inanın bu satırları kapaktaki ifadesine bakmadan yazdım, Allah canımı alsın. Yemin ediyorum; büyük oğlu Ege Tanyu’ya ithaf ettiği 2. şiir kitabının kapağına aynı ile vaki yazı düşmüş. “Biz evde şiir yazıyoruz maaile… Şiir konuşuyoruz, Şiir’i yaşıyoruz hep birlikte… diyor Baha… Bu demektir ki, “Biz maaile şiiri yaşıyoruz” demesine gerek yok, bunu dış dünyaya da bizlere de yansıtma başarısını elde etmiş. Ne mutlu Baha kardeşime şiiri yaşıyor, yaşam biçimi haline getirmiş ve bizlere de yaşatıyor. Bu enerjiyi bizlere de aktarıyor. Özetle “şiiri yaşam biçimi haline getirmiş”. Geçenlerde bir şair arkadaşım imgelerle, simgelerle şiir yazmayı bıraktığını söylemişti. Şimdilerde daha anlaşılır şiirler yazıyor. Oysa Baha yolun başında “anlaşılır bir dil” ile yola çıkmıştı ve hala bu şekilde yola devam ediyor, yolun açık olsun kardeşim. Ben burada her biri birbirinden muhteşem şiirlerine yer vermeyeceğim, hem teknik olarak mümkün değil; hem de hangisini yazayım, gerçekten seçmekte zorlandım; hem de edinin kitaplarını okuyun sevgili okurlarım, böylesi genç dinamik bir şairle aynı şehirde yaşıyor olmanın gururunu yaşayın…

    Bu şiir gibi “adam” ilk şiir kitabında ustalığını göstermişti. Ha unutmadan benim sanatçı dostlarım var ararım telefonuma bakmazlar, ya da geç bakarlar. Ben de inanın onlara kızmam. Mutlaka yeni bir sanat eseri üzerinde çalışıyorlardır, yeni bir “dosya” hazırlıyorlar diye düşünürüm. Oysa Baha kardeşim aradığım anda hemen yanıt verir. Ben de öyleyim, can dostlarıma; hani derler ya “iki elim kanda dahi olsa” telefonlarına yanıt veririm. İşte baha böylesine candan bir dost, bir arkadaş bir meslektaşımdır, onun sık kullandığı ifade ile kocaman bir “İYİ Kİ VARSIN BAHA” diyorum… Daha yazacak çok şey var ama, Baha’ya kulak verelim; ikinci şiir kitabı “Aşk’ım Başımdan Aşk’ın” arka kapağına neler yazmış; “Yolu sevgiden geçenler; bir gün sevginin, adaletin, emeğin galip geleceğini düşünenler. O’na, hayatınızın öznesine; kalbinizdeki küçük kuşlardan bahsedin! Durduk yere şakıyan; minicik, istemsiz, saf, tertemiz”

     Bu arada, bende boş durmuyorum. Ali Pehlivan’ın yazıp yönettiği “ayın gölgesi” oyununda arkadaşlarımla birlikte  Akdeniz Belediyesi’nin çok amaçlı  salonunda  sahne aldık. Davetimi kırmayan Baha kardeşim beni şaşırttı ve sahnede maaile beni tebrik ederken, imzalı kitabını elime tutuşturdu, büyük sürpriz, ilginç bir anı oldu.  Yine bu arada; Erdemli Belediyesi’nin katkılarıyla, hocamız Deniz Sandalcı’nın hazırladığı büyük şiir buluşması da son aşamaya geldi, Temmuz ayında sahnedeyiz. Düşünün insanlar yaylada, denizde; özetle tatilde…  Ali Pehlivan’ın “madde bağımlılığına karşı, gençleri uyaran “Ayın Gölgesi” oyunumuz artık turnelere çıkacak. Bu haftalıkta bu kadar, sağlıkla kalın saygıdeğer okurlarım.