Uyumsuz hayal kurma!

Çoğumuz zaman zaman kendimizi hayal dünyasında buluruz. Hatta kurduğumuz bu hayaller o kadar çok gerçekçi olur ki içimizde bazen bunlara körü körüne bile inanabiliyoruz. Hayal kurmak çok güzeldir normalde ama bazen kurduğumuz bu hayalleri gerçek dünya sanıpiçinde kaybolursak işte o zaman altında yatan psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.

Bu yüzden hep söylediğim ve sürekli söylemeye devam edeceğim şey: “Hayal kurmak sadece çocuklara özgü bir özellik değil aksine hayal kurmak insanın doğasında mevcut olan ve her yaşta olabilen bir içgüdüdür.’’

Tabii bu içgüdünün de bir sınırı olmalıdır. Gerçek hayattan uzaklaştırıyorsa mutlaka beyninize bir şekilde komut verip bunu sonlandırmanız gerekir. Bunun dışında günümüzde de çok sık karşılaştığımız ve bizi sürekli hayal kurmaya itip reel dünyadan uzaklaştıran bir kavram var. Bu kavram ‘’Maladaptive Daydreamingtir.’’

Bu da ne böyle diye şaşıranlarınız olmuştur. Hadi birlikte bakalım neymiş bu ‘’Maladaptive Daydreaming?’’

Öncelikle rutin hayatınız içinde sabah uyandığınız andan itibaren gece uyuyana kadar ki döngünüzde gün içinde neler yaşamışsanız bunu kurduğunuz hayallerle de harmanlarsanız ve gerçek dünya algınızdan çıkıp sürekli hayal dünyasında olma modunuzdan vazgeçemiyorsanız işte bu ‘’Maladaptive Daydreamingtir.’’

Bu rahatsızlığın net bir resmiyeti olmadığı söyleniliyor. Bu yüzden tedavi konusunda da herhangi bir netlik yok. Ama size bu rahatsızlığı kısaca anlatarak açıklayabilirim…

Belirtilerine bakacak olursak; uzun süre ve saatlerce bir odada veya iş yerinizde masa başında öylece durup hayallere dalıyorsanız, kurduğunuz hayalleri kendi kendinize anlatıp gülüyorsanız(üstelik karşınızda biri varmış gibi fısıldayarak anlatıyorsanız), bu durum çalışırken veya özellikle öğrenciler için ders çalışmasını engelleyecek boyutunda seyrediyorsa ve ödevlerini yapamıyorsa ve bununla birlikte geceleri de uyku problemi oluyorsa buna Maladaptive Daydreaming diyebiliriz. (Bunlar en sık karşılaşılan semptomlardır lakin nedeni net bir ifadeyle bilinmiyor hala.)

Çocukları gözlemlerken genelde durgun ve sessiz çocuklarda veyahut tek başına kendi oyun alanını kurup kimseyle oynamayan çocuklarda da görülmesi yüksektir. Sadece çocuklara indirgemek de yanlıştır. Özellikle günümüzdeki yetişkinlerde gün geçtikçe daha sık görülmeye başlamış haberlerini de maalesef duyuyoruz…

Peki teşhis edilebilmesi mümkün müdür?

Şöyle açıklamak gerekirse; bunun için herhangi bir yöntem henüz yoktur diyebiliriz. Sadece bazı vakalarda ‘’Scala Maladaptive Daydreaming’’ ölçeği kullanılmaktadır. (Buna kısaca ‘’MDS’’ ölçeği de deniliyor.)

Bu ölçeğe göre beş farklı özellik olarak  değerlendirildiği biliniyor. Soruların içeriğini paylaşmak istemiyorum ama özet olarak soruların bütününde kurulan hayallerin sıklığı, içeriği ve senaryo dinamiği, rutin hayatını etkileyecek boyutta olup olmadığı konuları üzerinde duruluyor. Bu atakları diğer psikolojik rahatsızlıklarda görülen ve ne sıklıkla oluştuğu belirtilebilen ataklar gibi belirtiliyor. Ayrıca psikoz şizofreni teşhisi de konulabilir böyle bir durumda ama Psikoz Şizofreni ve Maladaptive Daydreaming’in birbirinden farklı bir yönü var. Bu yönü de şu şekilde açıklamak istiyorum: