Uzman Çocuk Gelişimci ve Aile Danışmanı Yonca Yiğit, ”Bir ülkenin kalkınmasında ve toplumların refah seviyesinin yükselmesinde üç temel güç vardır: üretim, girişimcilik ve motivasyon” dedi.
FAHRİ FIRAT
Yiğit, “ Üretim olmadan yaratıcılık; girişimcilik olmadan cesaret; motivasyon olmadan başarı mümkün değildir. Bugün, bu dinamiklerin toplumumuzun her kesimi için ne denli kıymetli olduğunun altını bir kez daha çizmek istiyoruz.
Uzman Çocuk Gelişimci ve Aile Danışmanı Yonca Yiğit, üretim, girişimcilik ve motivasyonun birinin diğerini beslediğini söyledi.
Yiğit, “Geleceği yaratan eller üretim, bir toplumun kendi ayakları üzerinde durabilmesinin temelidir. Tarlasında toprakla buluşan çiftçiden, fabrikasında işini tutkuyla yapan emekçiye kadar herkes, bu gücün birer parçasıdır. Üretmek sadece mal ve hizmet yaratmak değil, aynı zamanda geleceğe bir iz bırakmaktır. Çalışanların alın teri, girişimcilerin hayalleriyle birleştiğinde, ekonomik ve sosyal kalkınmanın kapıları ardına kadar açılır” dedi.
GİRİŞİMCİLİK: CESARETİN VE YARATICILIĞIN ADI
“Girişimci olmak, yalnızca bir iş kurmak anlamına gelmez; yeniliklere inanmak, risk almayı göze almak ve imkânsız gibi görüneni başarmaktır” diyen Yiğit, “Girişimci, içinde bulunduğu toplumun ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlara çözüm üreten kişidir. Bugün, bir fikrin hayata geçmesi sadece bireyin başarısını değil, toplumsal kalkınmayı da beraberinde getiriyor. Cesur girişimcilerimiz, iş dünyasının öncüleri ve yeniliklerin mimarlarıdır” şeklinde konuştu.
MOTİVASYON: BAŞARIYA GİDEN YOLUN İTİCİ GÜCÜ
Yiğit, “Hiçbir başarı, güçlü bir motivasyon olmadan kalıcı olamaz. Bir işçi, bir işveren ya da bir girişimci. Kim olursak olalım, başarma arzumuzun temelinde bizi harekete geçiren güçlü bir motivasyon vardır. Motive olmuş bireyler, engelleri fırsata çevirir, zor zamanlarda bile inançla yollarına devam eder. İş dünyasında ve toplumda dayanışma ruhu ne kadar güçlüyse, motivasyon o kadar kalıcıdır. Bugün ülkemizde üretimin artması, girişimcilik ekosisteminin büyümesi ve bireylerin motivasyonunun diri tutulması, hepimizin ortak sorumluluğudur. İşverenlerimize büyük bir görev düşüyor: Emek verenlerin değerini bilmek, yenilikçi fikirlere açık olmak ve çalışma ortamlarında insanları güçlendirecek adımlar atmak. Çalışanlarımız da bu döngünün ayrılmaz bir parçasıdır. Her bir emek, toplumsal kalkınmaya yapılan bir yatırımdır. Unutmayalım ki büyük hedeflere ancak birlikte ulaşabiliriz. Üreten, cesaretle risk alan ve her sabah yeniden inanan bir toplum olduğumuzda, gelecek bizim ellerimizde şekillenecektir. Şimdi üretmek, yaratmak ve harekete geçmek zamanı. El ele verelim, gücümüzü ve inancımızı paylaşalım. Çünkü güçlü bir toplum, omuz omuza çalışan bireylerden doğar. Hayallerinizin sizi harekete geçirmesine izin verin. Geleceği inşa edecek olan bizleriz” diye konuştu.