Bugün bir an durup düşündüğünüzde, geleceğe dair hissettiğiniz şey nedir? Umut mu, belirsizlik mi, yoksa derin bir kaygı mı? Giderek artan ekonomik krizler, savaşlar, çevresel felaketler ve toplumsal çöküşler insanlara bir soru sorduruyor: Geleceğimiz gerçekten var mı?
Bir çocuğun gözlerindeki ışıltıyı hayal edin. Onun için dünya sınırsız bir keşif alanıdır. Ama biz, ona nasıl bir gelecek bırakıyoruz? Bilim ve teknoloji ilerlerken insanlık geriliyor mu? Bilgiye erişim hiç olmadığı kadar kolay ama doğruyu bulmak imkânsız hale mi geliyor?
Tüm bunlar, insanlığın tarih boyunca en büyük çıkmazlarından birine işaret ediyor: Güvensizlik ve umutsuzluk. Umut Neden Kayboluyor?
Toplumlar, bireylere geleceğin daha iyi olacağına dair bir inanç aşılamazsa, yaşamak bir mücadeleye dönüşür. Geçim sıkıntısı, doğal afetler, küresel ısınma, ekonomik dengesizlikler… Tüm bunlar insanların hayal kurmasını bile zorlaştırıyor. Çocuklar doğmadan borçlu, gençler mezun olmadan işsiz, yetişkinler yaşamadan yorgun…
Düşünün, bugün gençler neden hayal kuramıyor? Neden birçok insan “geleceğim yokmuş gibi hissediyorum” diyor?
Çünkü umut, yalnızca bireysel bir duygu değil, aynı zamanda sosyal bir olgudur. Eğer toplum, insanlara güven ve fırsat sunamazsa, umutsuzluk salgın gibi yayılır.
Peki, Çıkış Yolu Var mı?
Umutsuzluğun en büyük panzehiri harekettir. Sorgulamak, değiştirmek ve üretmek. Tarih boyunca büyük dönüşümler, umutsuzluk içindeki insanların küçük adımlarla başlattığı büyük hareketlerle gerçekleşmiştir.
- Bireysel olarak: Hayatımızı yönlendirme gücüne sahip olduğumuzu kabul etmeliyiz. Bilinçli tercihler yaparak, çevremizdeki insanlara umut aşılayarak değişimin bir parçası olabiliriz.
- Toplumsal olarak: Eğitime, bilime, sanata ve insan haklarına daha fazla yatırım yapılmalı. Güvensizliğin ve umutsuzluğun temel nedenleri ortadan kaldırılmadıkça, gelecek kaygısı büyümeye devam eder.
- Doğaya ve insanlığa karşı sorumluluk alarak: Tüketim çılgınlığını bırakıp sürdürülebilir bir yaşam felsefesine yönelmeliyiz. Çünkü dünya yok olursa, umut da yok olur.
Son Söz: Karanlığı Aydınlatanlar
Umut, kendiliğinden gelen bir his değildir; inşa edilmesi gereken bir bilinçtir. Eğer geleceğe dair kaygılar içindeysek, tek bir soruyla başlayabiliriz: Ben, bu dünyanın daha iyi bir yer olması için ne yapıyorum? Gelecek belirsiz olabilir ama onu şekillendirmek bizim elimizde. Karanlığı aydınlatanlar, hep bir kıvılcımla başlamıştır. Sen de o kıvılcımı yakmaya hazır mısın?
Yonca YİĞİT
UZMAN ÇOCUK GELİŞİMİ VE AİLE DANIŞMANI