İnsanlar!

Charles Bukowski’nin, “Sürekli bana insanlarla ne problemin var diye soruyorlar. Ne yalan söyleyeyim, ben hiç menfaatçi bir antilop görmedim, ben hiç riyakar bir mantis karidesi görmedim, ben hiç yalancı bir orkide görmedim, ben hiç tecavüzcü bir papatya görmedim. Bunların hepsini insanlarda gördüm.”  Sözleri, insanlığın içinde bulunduğu durumu anlatan en güzel sözler. Ne hayvan ne de bitki insan kadar zarar vermemiştir kendi nesline.

Kendi doğasına ve kendi dünyasına en çok zarar veren insanın kendisidir. Savaşlar, göçler, hastalıklar, silah yarışları insan eli ile yapılan şeyler. Kuraklık, depremler, çölleşme, küresel ısınma insanların kendi yarattığı felaketlerin sonucudur.  Güç savaşları sürdükçe, sadece bitki ve hayvan türü yok olmayacak, insan soyu da yok olacak.

Yine mevsimler değişiyor, bir yaz daha bitti ve sonbaharı da ortaladık. Hala sıcaklar devam ediyor. Sel suları yaşam alanlarını yok ediyor. Yıllardır böylesine garip bir durum yaşamadım.

Ben yine de karamsarlığı bir kenara bırakıp, yeni mevsimlerin bize güzellikler getirmesini dileyeceğim.

Sonbahar’da çiçekler solacak, kışın bitkiler yağmurla buluşacak ve ilkbaharda yeniden bitkiler çiçek verecek. Keşke bizim de içimizdeki kötülükler kurusa, yüreğimizden yeniden sevgi çiçekleri açsa! Ne güzel olurdu değil mi?

Kadın cinayetlerinin olmadığı, küçük çocukların tecavüze uğramadığı, hırsızlıkların ve silahlanmanın olmadığı, insanların yeniden evine ekmek götürdüğü, herkesin bir birine selam verdiği, komşuluk ve dostluk ilişkilerinin yeniden çoğaldığı, sellerin, depremlerin, hastalıkların olmadığı bir dünya ne kadar güzel olurdu kim bilir.

“Bir aslanla antilobu düşün. Onları birbirine bağlayan nedir?”

“Korku. Antilop yem olmaktan, aslansa açlıktan ölmekten korkar. Korku onları bir araya getiren zincirdir.”