EĞİTİM ZİLİ ÇALDI

Yeni eğitimin ilk zili çaldı. Öğrenci ve öğretmenler uzun yaz tatilinden sonra çalınan zil ile okula başladılar.

Bende 41 yıl boyunca büyük bir keyifle  bu zil sesinin  mutluluğunu yaşadım. Elbette her mesleğin kendine ait güzellikleri vardır. Ama öğretmenlik mesleğini farklı  kılan, insan yetiştirmesidir.

Hiçbir öğretmen evden çıkarken işe gidiyorum demez. Okula gidiyorum der.Bunun nedeni,  öğretmenlik mesleğini sıradan bir iş olarak değil, kutsal bir meslek olarak bakarlar. Bunun öğretmenlik için en kutsal meslektir. Bunun için ”bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” denilmiş.

Bu belirlemeden sonra eğitim nedir?, eğitimin toplumdaki rolü ve önemi neden önemli? sorularına yanıt arayacağız.

”Eğitim; doğumdan ölüme kadar süren, önce aileden başlayarak okulla devam eden, sonrasında kültürel, sosyal boyutlarıyla , tüm yaşamımızda birlikte olduğumuz bir kavramdır. Kısaca “Eğitim yaşamın ta kendisidir” de diyebiliriz.

Eğitim; kişinin gelişmesi, yetenek ve tecrübe sahibi olması, topluma yararlı insanlar yetiştirmeyi amaç eder.

Eğitim;  hem bireysel gelişme ve değişmenin kaçınılmaz unsuru özelliğini taşırken aynı zamanda toplumsal bir yanı da ifade eder.

Eğitimin toplumdaki rolü ve önemi sorusunun yanıt bulalım. Eğitim; kişinin toplum kalkınmasının ve gelişmesinin olmazsa olmazıdır. toplumun temelini oluşturur.”

Eğitimin toplumsal amacı; kişilere kültürün var olan birikimlerinin aktarılmasına, toplumun sürekliliğine, gelişimine yardımcı olacak bireyleri yetiştirmek, toplumdaki kültürünü geliştiren yenilikçi ezbere değil, sorup sorgulayan, neden niçin nasıl sorulara yanıt arayan kişiler yetiştirmek, toplumsal sorumluk anlayışıyla pekiştiren insanlar yetiştirmek olmalı.

 

Birey ve toplum etle kemik gibi birbirine bağlıdır.Bireyler ne kadar çok  inisiyatif  alırsa  eğitimin kalitesi o kadar artar. . Eğitimin amaçlarının da amaçlarına uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi, hem birey hem de toplum açısından gereklidir.

Gelişmiş ülkelerde teknolojinin gelişmesi için bilimsel çalışmaya gereken önemi verirler. Geri kalmış veya geri bıraktırılmış toplumlarda durum tam tersinedir. Bilime değil, fıkıh okutulup manevî bilimler önem veriliyor.Bilim insanları çeşitli ölüm cezalarına çarptırılıyor.

”Galileo, teleskopu bulan bilgindir.
1632 yılında “Dünya dönüyor” dediği için yargılanmış ve yakılarak ölüme mahkûm edilmiştir.
Engizisyon Mahkemesi “Eğer bu lâfını geri alırsan ölüm cezanı affederiz. Dine ters düşen bu lâfını geri almazsan, seni yakacağız!” demişti.
Galileo da, “Dünya dönüyor” sözünü geri almış, toplumdan özür dilemişti.
Öğrencileri  o sözünü geri alınca çok üzüldüler ve hocalarına “Kahramanları olmayan memlekete çok yazık” dediler.
Galileo da öğrencilerine “Kahramanlara muhtaç olan memleketlere çok yazık” dedi ve ekledi:
“Ben dönmüyor desem de, dünya yine dönüyor.”

O günden bu yana batı toplumları bilime ve bilgiye önem verdi. Osmanlı Devleti dindar bir gençlik yetiştirirken, batı, bilgi birikiminde çağlar atladı.

19’uncu yüzyılın sonlarında bile hâlâ bir üniversitemiz yoktu.
Oysa İtalya’da üniversite 900 yıl önce kuruldu.
Dünyanın en eski üniversitesi, Bologna Üniversitesi’dir ve İtalya’da 1088 yılında kurulmuştur.
Fransa’nın Paris Üniversitesi dünyanın ikinci kurulan üniversitesidir. Onu  İngitere’nin Oxford Üniversitesi takip etmiştir.

Üniversiteler, günümüzün küresel uygarlığının temel taşlarından biridir.
Batı ülkeleri, kurdukları üniversitelerle, bilgili gençlik yetiştirip, bilim, teknoloji ve ekonomide dev adımlar atarken, Osmanlı toplumu din eğitimi ve “Öbür dünya” işleriyle meşguldü.”

Demokrasisi gelişmiş toplumlarda suç oranları düşüktür. Demokrasinin gelişmediği veya otoriter rejimlerde suç oranı kıyaslanmayacak kadar fazladır.yokluk, yoksulluk, soygun,  talan mafya yasadışı işlerler kol gezer.

Bu farklı durumun en belirgin nedeni, eğitime verdiği önemden kaynaklı olduğu bilinmektedir.Yarının geleceği çocuklarımızı bilimin gerektirdiği şekilde yetiştiren öğretmenlerimiz  sıklıkla bu baskılardan nasibini alıyorlar.bir çoğunun görevine son veriliyor, bir çoğu sürgün ediliyor.

 

Değerli öğretmenler için yazdığım şiirimi sizlere sunuyorum. Keyifli okumalar diliyorum.

 

ÖĞRETMENİME

 

Öğretmenim

Bizim için

Sönmeyen ışık

Şafakta doğacak

Güneştiniz

Umut yarınlarda

Umut yarının geleceği

Çocuklarında derdiniz

Her gün

Umutlarımıza

Yeni umutlar eklerdiniz

**

Biz birer barış

Birer özgürlük elçileriyiz

Gün olur

Barış adına

Mavi okyanuslara

Yelken açarız

Gün olur

Bulutlar misali

Gökyüzüne çıkar

Yağmur olur

Özgürlük çiçeklerini sularız

***

Elbette öğretmenim

Şayet

En kutsalıysa

Verilen bunca emek

Şayet

Özgürlük-özgürlük

Sesleriyle

Haykırıp duruyorsa

Bunca yürek

Güzel günleri

Birlikte  göreceğiz elbet

****

Ve elbette ki

Bitecek bir gün

Bitecek bu hasret

Getireceğiz öğretmenimize

Gökkuşağı renklerinden

Rengarenk

Özgürlük çiçeklerini

Getireceğiz

Hem de

Kucak-kucak

Getireceğiz demet-demet

Muzaffer KALABA