Cumhuriyetimizin 100. Yılında 23 Nisan kutlaması ve önemi!

Dünyada eşi ve benzeri görülmemiş bir armağandan bahsetmek istiyorum sizlere… Bu armağana ev sahipliği yapmak Türkiye olarak bizleri onurlandırıyor. Ama asıl gururlandıran nokta Ulu Önder’in bu armağanı çocuklara sunması ve bunun altında yatan birincil sebebi çocuklara sonsuz güven ve sevgi duyması… Bir lider düşünün ve bu lider sadece yetişkinler için bir şeyler yapmıyor… Ulusun geleceğini büyük ölçüde değiştirebilecek güçte olan geleceğin umudu olan çocuklar için bir bayram lütfediyor…

Aynı zamanda bu bayram sadece bizim ülkemizdeki çocukları kapsamıyor. Dünya geneli bütün çocuklar için armağan edilen her çocuğun mutlu bir şekilde bu bayramı coşkuyla kutlaması temenni edilen bir bayram bu… Çocukların çocuk gibi yaşamalarını her anlamda savunduğumuz gibi Cumhuriyet’in bekçileri olarak bu anlamlı günü yad etmek bizler için büyük şereftir. Özellikle 100.yılda bunun anlamı ve önemi daha çok önem arz etmektedir. Tabii Atatürk’ün çocuklar için yaptığı armağanlar 23 Nisan ile sınırlı değil.

23 Nisan 1920’de Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı armağan edildikten 4 yıl sonra 1924 Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi olarak bilinen 26 Eylül 1924 yılında ülkemiz adına Gazi Mustafa Kemal’in imzaladığı bildirge de vardır. Bu bildirge çocukların haklarını korumada oldukça büyük önem taşır. Görüyorsunuz liderin armağanlarını…

Hem bir Çocuk Gelişimci(lisansiyer)olarak hem de bu ülkenin çocuklarını dil, din, ırk ayrımı yapmadan Çocuk İşçiliğine ve Suça Sürüklenen Çocukların hakkını da savunan bir birey olarak 23 Nisan’ın anlamı bende çok daha fazla derin… Bununla ilgili İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin çeşitli kulüplerinden biri olan bir kulübün dergisinde Suça Sürüklenen Çocuklar ile ilgili bir yazımı herkesle paylaşmıştım. Sadece çocukların gelişimi takip eden mesleki bir özelliğimiz yok! Alanımız çok çeşitli ve geniş… Adalet Bakanlığı bünyesinde Çocuk Mahkemelerinde bulunma hakkımız var Çocuk Gelişimciler olarak!

Cumhuriyetimizin 100.yılında çocuklarımıza uygun koşulları hazırlamak ve her çocuğun bedensel ve ruhsal bütünlüğü göz önünde bulundurularak sağlıklı şartlar altında bulunmasını istiyoruz. Aç olan, hasta olan, zihinsel problemleri olan çocukların bakımları ihmal edilmemeli ve bunun için çeşitli projeler geliştirilmelidir. Ülke olarak doğal bir afetten dolayı büyük üzüntü yaşadık ve çocuklarımız için hep birlikte endişe ettik… Böyle felaketlerde öncelik olarak çocuklarımız ön planda tutuldu ve Aile Bakanlığı bünyesinde hızlı çalışmalar başlatıldı. Bizler de bu çalışmaları daha fazla hızlandırmak için bir an önce istihdam alanın genişletilmesi ve bu çocukların sağlıklı destek almasının ve ruhsal olarak onları topluma yeniden kazandırmanın hızlı olabilmesi için devletin çeşitli kurumlarında çocuk gelişimciler olarak bulunmalıyız.

Bunların dışında her çocuğu istismardan korumalı ve bunların önüne geçilebilmesi için Emniyet Genel Müdürlüklerinde veya Çocuk Şubelerinde görev almalı ve çocukların psikolojik süreçlerde yanlarında olmalıyız.

Hiçbir kamu ve özel kuruşlarda çocukları din, dil, ırk, milliyet, cinsiyet, mülkiyet, siyasi veyahut sosyal sınıf ayrımı yapılmasına müsaade etmemeliyiz. Bu anlamda farkındalık sağlamalıyız ve ülkemizin her insanına saygı ve sevgiyle yaklaşmayı bilmeliyiz. Çocuklarımıza paylaşmanın önemini anlatmalı ve sınıf ortamında veya sosyal ortamlarda paylaşıma açık ve iletişimi güçlü sevgi ile eğitilen çocuklar yetiştirmeliyiz.

Diğer ülkelerde örneklerini gördüğümüz Çocuk Ombudsmanlığını ülkemizde de net bir şekilde uygulamalı ve çocukların çıkarları için kamu tarafından atanan temsilcileri çeşitli kurumlarda görebilmeliyiz ki bunu 29 Haziran 2012 tarihinde kabul ettik. 28338 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan

ve yürürlüğe 6328 sayılı kanun ile Kamu Denetçiliği adı altında giren ve kurulan, çocukların haklarını savunabilmesi görüşlerini kolaylıkla ifade edebilmesini sağlamak amacıyla 22 Nisan 2014 tarihinde yine kurum bünyesinde çocuk internet sayfası açıldı ve bu sayfa internet platformlarında halka sunulmuştu. (Bu sayfaya www.kdkcocuk.gov.tr adresine girerek ulaşabilir ve inceleyebilirsiniz.)

Bunun dışında risk altında olarak adlandırdığımız çocuklarımız için de, programlar geliştirilmeli ve projeler uygulamalı bunlara ilaveten alanlar genişletilmeli ve çocukları her anlamda olduğu gibi risk altına girince de korumaya devam etmeliyiz. Çocukları çalışmaya iten sebeplerin önüne geçmeli ve bu uğurda bunu ciddiyetle söylüyorum savaşmalıyız!

Hukuk ve Mevzuatı göz ardı etmemeli çocukları çocuk gibi yaşatmalıyız!

İhmal ve istismara uğrayan çocukları yakından takip etmeli ihmal türleri çerçevesinde incelemeli ve çocuğun mahremiyetine uygun bir şekilde destek vermeliyiz! Ayrıca pedofili durumlarında uzmanlar eşliğinde takip edilmeli ve bu konuda çetin cezai hükümlerin uygulanması için Adalet Bakanlığı bünyesinde çalışmalıyız! Özellikle gündüz kuşağı programlarında çocukların mahremiyeti hiçe sayılıp kimlik bilgileri dahilinde açık olarak belirtilen durumlara izin vermemeliyiz! Çocuğun mahremiyetine saygısızca olan her türlü durumu şiddetle kınıyoruz!

Korumaya ihtiyacı olan her çocuğumuza kanat germeli ve onları olabilecek her türlü kötü olaydan korumalıyız. Korunmaya ihtiyacı olan çocukların ne yazık ki ruhsal, bedensel ve ahlaki gelişimleri ve şahsi güvenlikleri tehdit altında olduğu için; bu çocukları devletin himayesine alıp aile ortamı gibi olan sıcaklıkta büyütmeliyiz.

Şu an gündemimizde olan Mülteci Çocukların da aynı haklara sahip olduğu unutmamalı ve onları dil, din, ırk ayrımı yapmadan korumalıyız. Bildiğiniz gibi 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı bütün dünyadaki çocuklara armağan edilmiştir. Bu hususu göz önünde bulundurarak Türk Milletine yakışır ve Gazi Mustafa Kemal’e layık bir millet olarak onun değerlerini koruma adına Mülteci Çocuklarımızı hor görmemeli ve empati kurup onlara sevgiyle yaklaşmalıyız…

Mülteci Çocukların da diğer tüm çocuklar gibi modern eğitim alma hakkı, korunma ve barınma hakkı, özgürce oyun oynayabilme hakkı, eğlenme hakkı, dinlenme hakkı, uyuma hakkı, engelli olma durumunda eğitim hakkı, sağlık hizmetlerinden ücretsiz faydalanabilme hakkı, barış, huzur ve özgürlük içinde savaşlardan uzak bir alanda yaşama hakkı, ihmal, istismar, şiddet, her türlü zorbalıklara karşı korunma hakkı, sevgi ve şefkat görme hakkına sahip olduğunu unutmamalıyız. Ek olarak özel hayata saygı hakkını da tüm çocuklar için eklemek istiyorum.

Sokakta yaşayan çocukların da korunması için yönergeler hazırlanmalı ve onları tam sağlık kavramına uygun yetişmesi hem gelecek açısından hem de soy bağı açısından oldukça önem arz etmektedir!

Soy bağının ne kadar çok önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunun yanında cinsel yolla bulaşan hastalıklar da artmışken( HPV, AIDS vs.) evlilik dışı cinsel ilişki yaşanması dahilinde ortaya parçalanmış aileye sahip çocuklar çıkmakta ve bu çocuklar her türlü kötü yolda ve kirli işlerde kullanılmaktadır. Bunun için korunma yöntemlerini de uzun uzun anlatmıştık…

Bu çocuklar sorumsuz, cahil ve zevkleri uğruna hata(!) yapan yetişkinlerin günahını çekmek zorunda değil! Öncelikle akli melekeleri olan bir nesil yetiştirebilmenin yolu soy bağının zedelenmemesinden geçiyor. Bunun için kesinlikle korunmanızı tavsiye ediyorum!

Bu çocuklar sokaktaki kötülüklerle değil hayatta olabilecek en aşağılayıcı hayatı yaşamak zorunda bırakılıyorlar. Bu cahilliği ve sorumsuzluğu minik bedenlerin yazgısı yapmak oldukça ahmakça bir durumdur!

Bizler yeri geldiğinde bakacağınız kadar çocuk sahibi olun, eğer bakamayacaksınız doğurmayın da diyoruz. Çocuk doğurmak veya çocuk sayısının fazla olması bir marifet değil! Önemli olan çocuğun her hakkını özgürce yaşayabilme imkanı sağlamaktır ve bu her ebeveynin görevidir!

En çok üstüne değindiğim ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi bünyesinde bir kulübün dergisinde Suça Sürüklenen Çocukları ele aldığım ve hassas olduğum bu konu için kesinlikle şunları dile getirmek istiyorum!

Suçları önlemek için mutlaka erken müdahale programları genişletilmeli ve hızla uygulanmalı, bu tür çocukların boş zamanlarını doldurmak için etkinlikler düzenlenmeli ve çocuklar için Halk Eğitim Kurumlarında yeteneklerini keşfetmeleri açısından seminerler ve eğitimler düzenlenmeli ve haftada 3 veya 4 kez zorunlu katılım sağlanmalı ve bunun için kesinlikle devamlılık getirilmelidir…

Cumhuriyetimizin 100.yıl şerefine özel olarak 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı hem ülkemiz için hem de dünyadaki her çocuk için; çocukluğunu yaşayabilme, aile ortamında sevgiyle büyüyebilme ve bilim dünyasına ışık olma yolculuğunda üretici olan nesiller olabilmesini diliyorum ve bu bayramı çocuklara armağan eden Gazi Mustafa Kemal’e sonsuz şükranlarımı ve saygılarımı sunuyorum…

Her çocuk, çocuk gibi yaşamalı!

23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun!