Çocuk Gelişim Uzmanları Yonca Yiğit, Anı Binici ve Pelin Uzun, içinde bulundukları zorluklara rağmen mesleklerini icra etmeye çalıştıklarını söylediler.
Gamze Gülser: Sayın Yonca Yiğit, siz sadece çocukların gelişimi için uğraşıyorsunuz, bunu dışında yaşadığınız sorunlar var mı?
Çocuk Gelişim Uzmanı ve Aile Danışmanı Yonca Yiğit: Çocuk gelişim uzmanları olarak bizler yalnızca gelişimi değerlendiren, rehberlik eden değil; aynı zamanda sistem içinde görünmeyen, adı anılmayan ama yükü ağır bir sorumluluğu omuzlayan sessiz kahramanlarız.
Ancak ne yazık ki mesleğimizin karşı karşıya kaldığı birçok yapısal sorun, bu emeğin görünürlüğünü gölgeliyor.
Her şeyden önce çocuk gelişimciler, tanı koyma yetkisine sahip olmayan; ancak tanılama gerektirmeyen gelişimsel sorunlarda en erken dönemde, farkındalık sağlayarak süreci şekillendiren profesyonellerdir. Buna rağmen, sağlık ve eğitim sisteminde tam tanınırlık kazanamamış bir meslek olarak, yetki alanlarımız belirsizleştirilmekte, görev tanımlarımız sürekli göz ardı edilmekte ve mesleki haklarımız sınırlandırılmaktadır.
Pek çok çocuk gelişimci, özel sektörde kendi bilgi ve emeğiyle danışmanlık hizmeti sunarken, mesleğini icra etme konusunda yasal boşluklarla mücadele etmektedir. Sağlık Bakanlığı, Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı gibi kurumlarda görev alan çocuk gelişimcilerin yetki ve rollerinin birbirinden farklı olması, ortak bir mesleki çerçevenin oluşmasını engellemektedir.
Oysa bizler; gelişimsel değerlendirme, raporlama, müdahale programı hazırlama, aile danışmanlığı yapma gibi birçok alanda aktif olarak çalışıyor, çocuğun bir birey olarak ihtiyaçlarını anlamaya yönelik bütüncül bir bakış açısı geliştiriyoruz.
Çocuk gelişimcilerin yaşadığı bir diğer önemli sorun, uzmanlıklarının değersizleştirilmesi ve eğitimini almadıkları alanlarda çalışan meslek gruplarıyla aynı kefeye konulmalarıdır. Bu durum hem mesleki saygınlığı zedeliyor hem de toplum nezdinde yanlış bir algı oluşmasına neden oluyor.
Artık çocuk gelişimcilerin mesleki haklarının yasal güvence altına alındığı, özel sektör dahil olmak üzere mesleğini özgürce ve etik çerçevede icra edebildiği bir sistemin inşa edilmesi gerekiyor.
Bizler çocukların yalnızca “Sendrom- gelişimsel sahibi ” değil, “gelişim gösteren bireyler” olduğunu hatırlatan mesleğin temsilcileriyiz.
Ve hak ettiğimiz saygıyı, görünürlüğü, destek ve yetkiyi almak için sesimizi duyurmaya devam edeceğiz.
Gamze Gülser: Sayın Pelin Uzun, Geleceği şekillendiren sessiz kahramanlar olarak siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Çocuk Gelişim Uzmanı ve Aile Danışmanı Pelin Uzun: Bazen bir çocuğun gözlerindeki endişeyi ilk fark eden biz oluruz. Bazen ilk adımı atmayan bir bebeğin ihtiyacını ya da ilk kelimesini söyleyemeyen bir çocuğun sessizliğini okuyan yine biz oluruz.
Biz, çocuk gelişim uzmanları; bir çocuğun dünyaya tutunuşuna, gelişim basamaklarını sağlıklı bir şekilde tırmanmasına, duygusal ve zihinsel ihtiyaçlarının doğru şekilde karşılanmasına eşlik ederiz.
Sağlık sistemi denince akla genellikle doktorlar, hemşireler, psikologlar gelir. Oysa biz çocuk gelişim uzmanları da bu sistemin görünmeyen ama hayati parçalarından biriyiz. Çünkü sağlıklı bir bireyin temelleri, erken çocukluk döneminde atılır. Ve bizler, o temelin doğru, sağlam ve güvenli bir şekilde oluşmasını sağlarız.
Bir hastanede doğan her bebek, sadece tıbbi bir gözlem değil; gelişimsel bir takip de gerektirir.
Yenidoğan yoğun bakımda haftalarını geçiren minik bir bedenin yalnızca fiziksel değil, psikososyal sağlığı da önemlidir. Tam da bu noktada biz devreye gireriz. Aileye rehberlik eder, bebeğin gelişimsel ihtiyaçlarını belirler, destekleyici ortamların oluşturulmasına katkı sağlarız.
Gelişimsel gecikmeler, iletişim bozuklukları, davranışsal sorunlar, otizm spektrum bozukluğu gibi tanılar; erken fark edilip doğru yönlendirme yapılmadığında ileride çok daha büyük zorluklara yol açabilir. Bu nedenle çocuk gelişim uzmanı, erken tanı ve müdahale sürecinin anahtarıdır. Sağlık sektöründe multidisipliner çalışmanın vazgeçilmez bir parçasıdır.
Unutulmamalıdır ki, bir çocuğun gelişimi sadece fiziksel değil; bilişsel, dilsel, sosyal ve duygusal alanlarda da değerlendirilmelidir. Bu bütünsel bakış açısı, çocuk gelişim uzmanlarının temel uzmanlık alanıdır.
Ben bir çocuk gelişim uzmanı ve aile danışmanı olarak, her çocuğun potansiyelini keşfetmesine yardımcı olmayı ve her ailenin bilinçli, destekleyici bir yol arkadaşı olmasını sağlamayı görev edindim.
Sağlık sisteminde çocuklara yalnızca iyileşmek değil, gelişmek ve güçlenmek için de fırsatlar sunulması gerektiğine inanıyorum. Çocuklarımızın sağlıklı bireyler olabilmesi için yalnızca hastalıkları değil, gelişimi de önemseyen bir sağlık politikası gerektiğini her platformda hatırlatmaya devam edeceğim.
Çünkü bizler geleceğin mimarlarıyız. Ve her çocuk, hak ettiği özeni fazlasıyla hak ediyor.
Gamze Gülser: Sayın Anı Binici, çocuk ve ailenin desteği bağlamında çocuk gelişimcisi mesleğinin önemi bizi bilgilendirebilir misiniz?
Çocuk ve Aile Danışmanlığı Uzmanı Anı Binici: Bebeklik ve erken çocukluk döneminde maruz kalınan fizyolojik ya da psikolojik olumsuz faktörler, beynin yapısal özelliklerini kalıcı olarak değiştirmekte ve bireyin çocukluk ile erişkinlikteki sosyal, duygusal, bilişsel gelişimini ve davranışlarını etkilemektedir.
Bu nedenle gebelik sürecinden itibaren çocuk ve ailenin ihtiyaçları doğrultusunda, aile dinamiklerini de göz önüne alarak çocuk-aile ilişkisini ve etkileşimini güçlendirmek; stres faktörleriyle baş etmelerine destek olmak ve çocuğun sağlıklı gelişimi için en uygun ortamın, ailenin yaşam koşulları çerçevesinde sağlanmasına katkı sunmak büyük önem taşımaktadır.
Bu bağlamda çocuk ve aileye bütünsel bir yaklaşımla destek sunabilen ve akademik eğitim süreçlerinde anne karnından 18 yaşa kadar çocuğa ve ailesine gelişimsel yaklaşım bilgi ve becerileri kazanan meslek grubu olan çocuk gelişimciler, çocukların sağlıklı gelişimi için kritik bir görev üstlenmektedir.
Çocuk gelişimciler; gelişimsel sorunları gözlem yoluyla erken saptar, gelişimsel olarak risk taşıyan belirtileri fark eder, çocuk ve ailelerini örselenmeden destekleyici müdahale programlarıyla yönlendirir. Bu yönlendirme süreci; çocuk odaklı, aile merkezli ve bütüncül bir yaklaşımla yürütülür.
Erken tanı ve müdahale süreçlerinde hazırlanacak raporların niteliği, uygulanacak destek programlarının içeriği ve ailenin doğru merkezlere yönlendirilmesi süreçlerinde çocuk gelişimcilerin etkili ve aktif bir rolü vardır.
Gelişimsel ve davranışsal sorunların yanı sıra, ailelerin çocuk büyütürken karşılaştıkları stres faktörleri ve çocukların yaşadıkları duygusal zorluklar da günümüzde dikkatle ele alınması gereken alanlardandır. Çünkü yapılan araştırmalar, çocuklukta yaşanan her olumlu ya da olumsuz deneyimin bireyin erişkin yaşamına etkilerini ortaya koymaktadır.
Bu nedenle çocuk gelişimciler; ailelere rehberlik ederek süreci doğru yorumlamalarına destek olur, yaşanan sorunlara gelişimsel döneme uygun çözümler geliştirir ve ailelerin ihtiyaç duyduğu bilgiyi, yaklaşımı ve güveni sağlar. Çocuğun gelişimini desteklemek demek; çocuk, birey, aile ve toplumun yaşam kalitesini artırmak, sağlıklı bireylerin topluma kazandırılmasını sağlamak ve toplumun genel gelişimine katkıda bulunmak demektir.
Gamze Gülser: Bize bu bilgileri verdiğiniz için teşekkür ederim.