AZİM VE KARARLILIK…

 

İlk günden bu yana “Korona Günleri” başlığı altında yazılarımı toplasaydım inanın  bir kitap malzemesi olurdu. Söylemeye çalıştığım bu konuda hani derler ya, “dilimde tüy bitti” diye, aynen öyle… Benim derdim Mersin ve neden hâlâ insanlar sokakta maskesiz ve fiziksel mesafeyi korumaksızın dolaşır. Sevgili arkadaşlarım, okuyucularım; bayram öncesi yazımı son zannedip “yazmaya devam et” diye beni yüreklendirdiler, sağolsunlar. Gerçekten başka mühim konular da vardı, ama bu meslekte öncelik diye bir “ders” vardır. Elbette önceliğimiz hayati bir konu olan virüsle mücadele olmalıydı. Gerçi tedbiri elden bırakmayalım mealinde bir yazıydı, hatta gerçekten bu konuda yazmamayı da düşünüyordum.

Ancak, sadece bizde değil dünyada da devam eden bir salgın var. Tam bitti derken yeniden artan vakalarla dünyayı kasıp kavuran bir musibet virüs var. Ülkesinde kan gövdeyi götürürken, ünlü şair Pablo Neruda bakın dizelerinde ne demiş: “Neden diyorsunuz şiirlerin söz açmaz düşten yapraktan/doğduğun yerin yüce volkanlarından/gelde gör caddeler kan revan/ gelde gör caddeler kan revan”

Sevgili Mersinliler ortada normalleşme diye bir şey yok, üstelik Bayramda 4 gün sokağa  çıkma yasağı vardı; siz ne yaptınız güvenlik güçleriyle köşe kapmaca oynadınız. Son gün ise gece yarısı sokaklarda ne işiniz vardı? Bakın iki güzel günü bir arada yaşattı yüce Allah, 19 Mayıs ile birlikte kutsal gecemizi. Bu bir arada iki güzellik dünyada hiçbir topluma nasip olmadı. Hatırlayalım, başlangıç 19 Mayıs’tan ve devamı Amasya’dan bize kalan “Milletin azim ve kararlılığı kurtaracak”

Evet, milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktı ve öyle de oldu. Peki Allah’ımız Kadir Gecesi gönderdiği yüce kitabımız Kur’an da bizlere ilk emri neydi ” Oku”

Gelelim sonuca,  bunca güzelliğe rağmen biz ders aldık mı? Öncelikle azim ve kararlılık yok, sanki normalleşme olmuş gibi maskesiz, neredeyse omuz mesafesi sokaklardayız. Peki, “Oku” ilahi emrine itaat ettik mi? Okusaydık bunca bilim adamına kulak vermeyip bildiğimizi okumazdık.

Son olarak,  kahramanlarımızdan bir sağlık çalışanı hemşiremizin sözleriyle bitirmek istiyorum:”Biz bu topraklarda bir parça ekmek, üzüm hoşafıyla savaşıp zaferler kazanmış insanların çocuklarıyız. 2 gün yemek yemesek ne olur?” Bitmedi;

Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca ne dedi, “Maske, kıyafetimizin bir parçası olmalı”

Bir de fiziki mesafe var, ben bu 2 en önemli ana uyarıya yani maske ve mesafeye “2M” diyorum. Hijyeni zaten, “temizlik imanın yarısıdır”diyen bir milletin ferdi olarak yazma ihtiyacı duymadım. Kalın sağlıcakla…