VE SONUÇ!

-GAMZE PALAMUT-

Biz insanlar yaşamla ölümü ayıran bir çizgi üzerinde yaşamakta değil miyiz? (On Küçük Zenci)

Hatta ölüm bu kadar basitleşmişken, o çizgi o kadar inceldi ki, saçma sapan olaylar yüzünden canına kıyılan insanların çizgisi gibi…

Mesela geçtiğimiz hafta yaşanan banka soygunu haberinden bahsedelim. Ben o olayın etkisinden çıkmak için zorlandım biraz. Yazık günah değil mi ya! Para için hiç acımadan iki insanın canını almak ne demek! Peki ya geride kalan aileler, babasız bırakılan evlatlar… Ve sonra öğrendik ki bunu yapan bir trafik polisi. Tekrar öfkelendik tabi. Çoğu zaman ne duyarız? Can güvenliğimiz polislere emanet. Peki, bu emanete ihanet neden?

Değdi mi?

Para için iki cana kıymaya, evlatlarını yetim bırakmaya, geride kalan aileleri gözü yaşlı bırakmaya değdi mi?

Altınları bozdurup, amacına ulaşamadan hem kendisi yakalanıyor, hem de altınlar bulunuyor.

Bu kadar ah almaya değdi mi?

Maalesef ki artık ölüm bu kadar basitleşti. Ölenin arkasından ecel denilemeyecek boyuta geldi. Eline silahı alan Azrail kesilir oldu. Kavga eden edene, vuran vurana… Ve sonuç; masum insanların ölümü!

Bu dünyada ölüm gerçeği varken, hele ki ölüm bu kadar basitleşmişken kalp kırmalardan, vicdansız davranışlardan, ihanetlerden, hakaretlerden vazgeçin!

Ölüm var ölüm!

Bugün gördüğünü, yarın görememek var.

Özlediğini, sevdiğini, affettiğini söylemeyi düşündüğünde,

Bunları söyleyememek var…

O yüzden geç olmadan yapın her şeyi.

İş işten geçmeden…

Teni ‘sıcakken’! (Alıntı)