“Küçük Akbaba Projesi” çalışmaları devam ediyor

 Vaillant Türkiye ve Doğa Derneği iş birliğiyle hayata geçirilen Küçük Akbabaların ve Göç Yollarının Korunması İçin Uluslararası İş Birliği Projesi küçük akbabalarla aynı yaşam alanlarını paylaşan insanların katılımıyla sosyal bir boyut kazandı.

HABER MERKEZİ

2015 yılında Beypazarı’nda başlatılan proje kapsamında küçük akbabaların göç yolu üzerinde bulunan yaşam alanlarındaki 30 köyde yerel halkın yanı sıra göçerlerle yapılan görüşmelerle küçük akbaba ve bölgenin son göçerleri arasındaki bağlar ortaya çıkarıldı. Vaillant Türkiye ve Doğa Derneği işbirliğiyle 2015 yılında küçük akbaba popülasyonunu artırmak amacıyla Beypazarı’nda başlatılan Küçük Akbabaların ve Göç Yollarının Korunması İçin Uluslararası İşbirliği Projesi, bölge küçük akbabalarla aynı yaşam alanlarını paylaşan insanların da katkısıyla sosyal bir boyuta ulaştı. Adana ve Mersin bölgesinde doğa ile yerel kültür arasındaki bağları ortaya koymak adına anket çalışmalarının gerçekleştirildiği projede nesli küresel ölçekte tehlike altında olan küçük akbabalar ile bölgenin son göçerleri arasındaki bağlar ortaya çıkarıldı. 2019 yılında Adana’da gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında ise her yıl 800’ün üzerinde küçük akbabanın gözlemlendiği Sarımazı Yırtıcı Kuş Göçü Sayımı, Eylül ayında başladı. Mersin’deki Bolkar Dağı Önemli Doğa Alanı’nda yaşayan göçerler sayesinde sürülerdeki ölü hayvanları yiyen küçük akbabalar besin ihtiyaçlarını karşılama şansı buluyor. Küçük akbabaların göç yolu üzerinde bulunan yaşam alanlarındaki 30 köyde bölgede yaşayanların yanı sıra göç halindeki çobanlarla görüşmeler yapıldı. Göçebe kültürünün son örneklerinin bulunduğu bölgedeki göçebe kültür ve küçük akbabalar arasındaki ilişkinin anlaşılması için gerçekleştirilen anket çalışmasının sonucunda göçerlerin, nesli tehlike altındaki küçük akbabaları yakından izlediği ortaya çıktı.

ADANA VE MERSİN’DE GÖÇERLER AKBABALARI KORUYOR

Anket sonuçlarına göre bölgede yaşayanlarla yapılan görüşmeler sonucunda göçerlerle akbabalar arasındaki ilişkinin ortaya konması için çeşitli çalışmalar başlatıldı. Bu çalışmalardan biri de yok olan dokuma kültürünün yeniden canlandırılması için Mersin Çamlıyayla’da bir atölye açılması oldu. Çalışmalara Mersin Büyük Şehir Belediyesi ile Milli Eğitim Müdürlüğü başta olmak üzere, Çamlıyayla Kaymakamlığı, Çamlıyayla Belediyesi, Mersin ve Adana Toros Elektrik Dağıtım Şirketi Müdürlükleri, bölgedeki kooperatif başkanları, muhtarlar, kanaat önderleri ve diğer kamu kuruluşları da katıldı. Proje kapsamında küçük akbabalara yönelik tehditler de ortaya kondu. Küçük akbabaların yok olmasına yol açan en büyük sorunlar elektrik tellerine çarparak yaşamlarını kaybetmeleri ve zehirlenme olarak tespit edildi. Bu kapsamda Ankara Beypazarı ve Mersin bölgesinde küçük akbabaların Anadolu’daki en önemli göç yolları üzerinde bulunan Beypazarı bölgesinde toplam 25,05 kilometre uzunluğundaki 31 farklı orta gerilim hattı yürünerek muhtemel ölüm vakalarının belirlenmesi için kontrol edildi. Mersin bölgesinde ise 12,52 kilometre uzunluğunda 16 farklı hat yürünerek kontrol edildi.

PROJE ULUSLARARASI BOYUTA ULAŞTI

Üreme dönemini Balkanlar, Doğu Avrupa ve Türkiye’de geçiren küçük akbabaların, üreme dönemlerinin ardından her yıl Afrika’ya göç ettiğini ve ilkbaharda üreme alanlarına döndüğünü belirten Vaillant Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü Erol Kayaoğlu, bu nedenle bu yırtıcı kuşların sadece ürediği ülkelerde korunmasının yeterli olmadığını söyledi. Kayaoğlu, “Türkiye, yalnızca küçük akbabaların üreme popülasyonu için değil aynı zamanda bu türün göç yolculuğunda karşılaştığı sorunların ortadan kaldırılması açısından da hayati önem taşıyor. Bu nedenle Doğa Derneği, akbabaların göç süresinde geçiş yolunda bulunan farklı ülkelerdeki 14 sivil toplum kuruluşunun katılımıyla, Türkiye ve Bulgaristan BirdLife partnerleri ile 2018 yılında ortak bir proje başlattı. Doğa Derneği ile Vaillant’ın desteğiyle Mersin Bolkar Dağları’nda 3000 metre yükseklikteki dağlar ile deniz seviyesine kadar inen vadi ve ovalarda gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında uydu ve izleme teknolojileri kullanıldı. Hedefimiz Mersin ve Adana bölgesinde göç yolu boyunca gerekli önlemleri alarak Doğu Avrupa, Balkanlar ve Türkiye’de üreyen küçük akbaba popülasyonu güçlendirmek” dedi.

NÜFUSTAKİ DEĞİŞİM GÖZLENİYOR

Küçük akbabaların en yoğun olduğu Balkanlar ve Türkiye’de başlatılan koruma çalışmaları kapsamında her yıl Eylül ayında Afrika’ya doğru göç yolculuklarına başlayan küçük akbabalar, Adana Ceyhan’da uzmanların belirlediği üç istasyonda Eylül ayı boyunca izleniyor. Doğa Derneği Projeler Koordinatörü Serdar Özuslu, “Nesli tehlike altında olan küçük akbabaların Doğu Avrupa ve Balkan nüfusu hızla azalıyor. Türkiye’nin batısında bulunan daha büyük popülasyonun artma veya azalma eğilimi ise bilinmiyor. Küçük akbaba nüfusunun büyüklüğünün ve eğiliminin belirlenmesi için iki yıldır Eylül ayı boyunca Adana’nın Ceyhan ilçesine bağlı Sarımazı Mahallesi’nde kurulan üç istasyonda göç sayımı gerçekleştiriyoruz. Küçük akbaba gibi dağınık üreyen yırtıcı türlerin tek tek yuvalarını tespit etmek ve bu yuvaları izlemek mümkün olmadığı için bu türler göç süresince sayılıyor ve böylece nüfuslarında bir değişim olup olmadığı tespit edilebiliyor” dedi.

Sarımazı’da 2018 yılında kayıt altına alınan küçük akbaba sayısının 813 olduğunu ve küçük akbabaların Doğu Avrupa, Balkanlar, Orta ve Batı Türkiye popülasyonunun Sarımazı üzerinden göç ederken görüldüğünü vurgulayan Özuslu, “Adana Sarımazı’daki üç istasyonumuzun her birinde en az iki kuş gözlemcisi, dürbün ve teleskop kullanarak küçük akbaba ve diğer yırtıcı kuşları tespit ediyor. Sayım sonuçlarını teknik bir rapor haline getirip, Doğa Derneği web sayfasından ve iletişim kanallarından paylaşıyoruz. Bu sayımlara Bulgaristan Kuşları Koruma Kurumu (BSPB) başta olmak üzere birçok ülkeden uzmanlar katılıyor. Böylece yabancı uzmanlar yerli uzmanlara göç sayım tecrübesi ve bilgilerini aktarmış oluyor. Göçmen kuşlar açısından kritik öneme sahip Türkiye’de ne yazık ki çok az sayıda yırtıcı göç sayımı yapabilen uzman var. Sarımazı, yeni uzmanların yetişmesi için de bir eğitim alanı olma özelliği taşıyor” ifadelerini kullandı.